Hücre zarının üzerindeki moleküller, zarda meydana gelebilecek herhangi bir hasarı tamir edebilecek yeteneğe sahiptirler.

Hücre zarında herhangi bir yırtılma veya delinme söz konusu olduğunda zar üzerinde bulunan ve bu hasarı hemen tespit edebilen moleküller harekete geçer ve çok kısa bir süre içinde bu aksaklığı giderirler.

Bu moleküller zarın her yanını her an denetlerler ve diğer moleküller gibi yerine getirmeleri gereken görevi tam olarak bilir ve hücre içinde bir başka işe karışmazlar.

Bu moleküllerin olmaması durumunda da hücrede meydana gelen aksaklıkların ortadan kaldırılması mümkün olmayacak ve hücre bozulması da ölümle bile sonuçlanabilecek çeşitli hastalıklara sebep olacaktır.

Hücre zarının özelliklerini kendi kendine elde etmediği, bu sistemin Allah tarafından yaratıldığı açıkça ortadadır ve böyle bir sistem elbetteki bir amaçla yaratılmıştır.

Bundaki amaç, insanın kendisini yaratan sonsuz   merhamet ve şefkat sahibi  Allah’ın varlığını daha iyi anlayabilmesidir.

Vicdan ve akıl sahibi bir insan, bu delilleri görür ve Allah’ı daha iyi tanır. Kuran’da, müminlerin söz konusu bakış açısı şöyle haber verilir:

“Şüphesiz göklerin ve yerin  yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan    yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) ‘Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin    azabından koru.’” (Al-i İmran Suresi, 190-191)