Vücudunuzun her hücresinde dünyada hiç kimsenin konuşmadığı bir dilde yazılmış, müthiş bir bilgi hazinesi saklıdır.Bu dilin alfabesi sadece dört harften meydana gelir ve her harf, “baz” veya “nükleotid” denilen kimyasal bir molekülü temsil eder. “Kodon” adı verilen genetik kelimeler de bu harflerden oluşmaktadır.

Dört harfli bu DNA dili, Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin (Cytosin) moleküllerinin A, T, G ve C harflerinden oluşur. İşte çekirdekteki bilgi bankasında yer alan bilgiler de, bu dört harfli alfabe ile kodludur. A, T, G, C harflerinin yüzlercesi birarada ele alındığında, uzun, anlamlı cümleler ortaya çıkar.

Bu cümleler, vücuttaki işlemlerin nasıl yapılacağını tarif eden, bunlara dair talimatlar içeren “genler”dir. Bu harflerin milyonlarcası ise, anlamlı bir sıralama ile üst üste dizilerek DNA molekülünü oluştururlar.

Moleküler biyolog David S. Goodsell, Our Molecular Nature (Moleküler Doğamız) adlı kitabında DNA molekülünden şu sözlerle bahsetmektedir:

DNA belki de moleküllerin en güzelidir, fakat nadide bir kitap gibi gerçek güzelliği cildinde değil, içinde kullanılan kelimelerde saklıdır.

Scientists looking at DNA model

İnsan hücresindeki DNA’larda yaklaşık 30.000 civarında gen bulunur. Her gen, karşılığı olduğu protein türüne göre, sayıları 1.000 ile 186.000 arasında değişen nükleotidlerin özel bir sıralamada dizilmesinden oluşur.

Bu genler insan vücudunda görev yapan yaklaşık 200.000 civarındaki proteinin kodlarını saklar ve bu proteinlerin üretimini denetler. Bu 30.000 genin içerdiği bilgi DNA’daki toplam bilginin yalnızca % 3’ünü teşkil eder. Geriye kalan % 97’lik bölüm ise günümüzde hala Araştırılmaktadır.

Genler kromozomların içinde bulunur. Her insan hücresinin (üreme hücreleri hariç) çekirdeğinde 46 kromozom vardır.

Her bir kromozomu, gen sayfalarından meydana gelmiş bir cilde benzetirsek, hücrede insanın tüm özelliklerini içeren 46 ciltlik bir “hücre ansiklopedisi” vardır diyebiliriz. Bu hücre ansiklopedisi daha evvel belirttiğimiz gibi tam 920 ciltlik Britannica Ansiklopedisinin içerdiği bilgiye eş değerdir.

Her insanın DNA’sındaki harflerin dizilimi farklıdır. Şu ana kadar dünya üzerinde yaşamış milyarlarca insanın tümünün birbirinden farklı olmalarının sebebi de budur.

DNA’daki harflerin diziliş sırası insanın yapısını en ince ayrıntılarına dek belirler. Boy, göz, saç ve cilt rengi gibi özelliklerin yanı sıra, vücuttaki 206 kemiğin, 600 kasın, 10.000 işitme siniri ağının, 2 milyon optik sinir ağının, 100 milyar sinir hücresinin, 130 milyar metre uzunluğundaki damarların ve 100 trilyon hücrenin planları, tek bir hücrenin DNA’sında mevcuttur.

Kanadalı bilim yazarı Denyse O’Leary DNA’daki bilgiden şu ifadelerle bahsetmektedir:

Bilginin asıl şaşırtıcı olanı DNA’da yazılı eserdir. Tekrar eden bir dizilimi yok. Fakat diğer bilgi ile bağlantılı bir dizilimi var ve çok kompleks. Örneğin kedinin embriyosundaki DNA, embriyonun yavru bir kedi olması için çok kompleks talimatlar içerir.

Şimdi bu bilgilerin ardından düşünelim: Bir kelime bile, yazan bir kişi olmadan oluşamadığına göre, insan hücresindeki milyarlarca harf nasıl oluşmuştur?

Bu harfler nasıl olup da böyle mükemmel ve kompleks bir bedenin eşsiz planını oluşturacak bir düzende, birbiri ardına anlamlı bir şekilde dizilmiştir?

Eğer bu harflerin düzeninde çok ufak bir değişiklik olsaydı, el parmaklarınız ayağınızda, gözünüz karnınızda yer alabilir ya da başınız ters yöne dönük olabilirdi.

Kollarınız çok kısa ya da uzun olabilir veya dudaklarınız birbirine bitişik olabilirdi. Şu anda düzgün bir insan olarak yaşam sürdürebiliyorsak, bu ancak Yüce Rabbimiz‘in izniyledir. Allah her insanın DNA’sındaki harflerin düzenini buna vesile kılmıştır. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)